“Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ni derinden yaralayan, laiklik tartışması yaratan büyük bir hata yapıldı!”
HABERİN SESİ-Özel
Kıbrıs’ın kuzeyinde ortaokullarda çocukların “başörtüsü” takmalarının önünü açan yeni düzenlemenin yankıları sürüyor…
“Ortaokullar ile Ortaöğretim Kurumları İçinde ve Dışında Uygulanacak Kurallar ve Disiplin Tüzüğü”nde yapılan değişiklikle birlikte, öğrencilerin başörtüsü takmalarına yönelik yasal bir zemin oluşturuldu. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Eğitim Bilimci Salih Sarpten, kararın eğitim sistemine zarar vereceğini belirterek sert eleştirilerde bulundu.
“Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ni derinden yaralayan, laiklik tartışması yaratan büyük bir hata yapıldı!” diyen Sarpten, eğitim sisteminin tüm toplumu ilgilendiren kamusal bir alan olduğuna dikkat çekti.
Sarpten; “Eğitim en liberal ülkelerde bile kamusal bir yan taşır. Okullar sadece hükümetlerin ya da sermaye sahiplerinin malı değildir. Okullar; öğrencilerin, öğretmenlerin, anne-babaların kısacası tüm toplumundur. Bu nedenledir ki eğitim, açık bir sistemdir ve eğitimden sorumlu bakanlığın başında ‘milli’ lafı vardır” ifadelerini kullandı.
Alınan kararın hiçbir paydaşla istişare edilmeden yürürlüğe konduğunu ifade eden Sarpten, “Okullarla ilgili alınacak kararlarda toplumun tüm kesimlerinin dahil edilmesi gereklidir. Hiçbir kesime, paydaşa, uzmana, toplumsal temsiliyeti olan organlara danışmadan, onlarla istişare etmeden okulun yapısını değiştirecek kararlar üretemezsiniz. Bu, eğitimi bilmemek, eğitimden anlamamak. Toplumu düşünmemek demektir” dedi.
“Tüm enerjinizi, zamanınızı, kaynaklarınızı ‘bone üstü bandanaya’ ayırmak en hafif deyimiyle iş bilmezliktir”
Asıl eğitim sorunlarına odaklanılması gerektiğini vurgulayan Sarpten, “Kısacası ‘eğitim’ dediğimiz şey bu değil. Gerçek eğitim sorunları da bunlar değil. Acil çözüm bekleyen onlarca eğitim sorunumuz varken tüm enerjinizi, zamanınızı, kaynaklarınızı ‘bone üstü bandanaya’ ayırmak en hafif deyimiyle iş bilmezliktir” şeklinde konuştu.
“Unutmayalım ki bu çocuklar henüz 15 yaşını tamamlamamış ve zorunlu eğitim çağındaki çocuklardır”
Öğrencilerin okul hayatlarını dini inançlara göre şekillendirmelerinin pedagojik olarak doğru olmadığını belirten Sarpten, “Ortaöğretim kademesindeki öğrencilerin okul hayatlarını ‘dinin inançlarına’ göre şekillendirmesi hem Çocuk Hakları hem de pedagojik ilkelere uygun değildir. Unutmayalım ki bu çocuklar henüz 15 yaşını tamamlamamış ve zorunlu eğitim çağındaki çocuklardır” dedi.
“Alınan karar çözümden çok yeni tartışmaları beraberinde getirdi”
Alınan kararın çözümden çok yeni tartışmaları beraberinde getirdiğini söyleyen Sarpten, “Bulunan çare; bir çözüm değil tam aksine konuyu daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Toplum; bu ve buna benzer uygulamaları kültürüne dışardan müdahale olarak algılamaktadır” dedi.
Sarpten, bireysel bir talebin yasal düzenleme haline getirilmesinin büyük bir hata olduğunu belirterek, “Öte yandan bireysel bir talebi çözemeyerek bunu yasal bir düzenleme haline getirmek ciddi tartışmaları da beraberinde getireceği aşikardı ve öyle de oldu. Ne var ki bu tartışmalardan çocukların ciddi anlamda olumsuz etkileneceği hiç akıllara gelmedi” ifadelerini kullandı.
“Tüm paydaşlar dahil edilmeliydi”
Son olarak alınan kararın eğitim sistemine zarar verdiğini vurgulayan Sarpten, “Alelacele bir yasal düzenleme yapmak yerine tüm paydaşlar ile konuyu birlikte değerlendirerek her kesimin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler birlikte üretilebilirdi. Ne yazık ki bunun yerine tercih edilen yolla; Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ni derinden yaralayan, laiklik tartışması yaratan büyük bir hata yapılmıştır” dedi.
