Fransa’nın Louvre Müzesi’nde sergilenmeye başlayan 168 eser, Özbekistan’ın 2 bin yıllık tarihini yansıtıyor.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in geçen ayın sonunda Fransa’ya yaptığı resmi ziyarette açılışı yapılan ‘Kervan Yolları Kavşağındaki Özbekistan Vahalarının Hazineleri’ sergisinde milattan önce 5. yüzyıldan başlayarak Timur İmparatorluğu’nun altın çağı 15. yüzyıla kadarki döneme ait 168 seçkin tarihi eser ve kültürel varlık bulunuyor.
137’si Özbekistan’da, 31’i ise Louvre Müzesi, Fransa Ulusal Kütüphanesi, Britanya Müzesi, Londra Victoria ve Albert Müzesi, Guimet Müzesi, Akademik Diller ve Medeniyetler Üniversitesi Kütüphanesi ve Lizbon’daki Gulbenkian Vakfının da aralarında bulunduğu, dünyanın önde gelen müzelerinde yer alan eserlerin hepsi, Mart 2023’e kadar Louvre Müzesi’nde sergilenecek.
Bugün Özbekistan’ın sınırlarından geçen Büyük İpek Yolu’nun tarihinin anlatıldığı sergide, çeşitli dönemlere ait heykel, takı ve mücevher, altın sikkeler, duvar yazıları, sarayların oyma detayları, diğer tarihi eser ve kültürel varlıklar yer alıyor.
Milattan önce 1. yüzyıla ait kolyeli Buda heykeli, milattan sonra 1. yüzyılda kurulan Kuşan İmparatorluğu prensinin baş heykeli, milattan sonra 7. yüzyıla ait Varahşa şehri duvarlarına çizilen; fillerin üzerinde oturan insan ve onlara saldıran hayvan figürlerinin bulunduğu renkli duvar resimleri, serginin en seçkin ve nadide eserleri olarak öne çıkıyor.
ESERLER, BEŞ BÖLÜM HALİNDE SERGİLENİYOR
Eserler, Louvre Müzesi’nde ait olduğu tarihi dönem ve bulunduğu yerlere göre 5 bölüm halinde sergileniyor.
Özbekistan’ın güneyinde bulunan ve milattan önceki dönemlerde kurulan Kuşan İmparatorluğu ve Kuzey Baktriya devletinin önemli şehirlerinden olan Dalvarzin Tepe ve Halçayan arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan ve o döneme ait altın sikkelerden oluşan Dalvarzin hazinesi, tahtta oturan hükümdar heykeli, değerli taşlarla süslenmiş kolye, Herkül’ün başını tasvir eden oyma taş, takı, bilezik, küpe ve renkli duvar resimleri, görenleri hayran bırakıyor.
Sergilenen eserler arasında milattan sonra 1. yüzyıla ait Fayaz Tepe’de bulunan Buda ve keşiş heykelleri ile ahşap panoya oyulan insanların tanrıya toplu ibadet ettiği ritüeli yansıtan kompozisyon da dikkati çekiyor.
KATTA LANGAR MUSFAHI DA EN İLGİ ÇEKEN ESERLERDEN BİTİ
Özbekistan’a ait tarihi ve kültürel varlıklar arasında Kur’an-ı Kerim’in dünyadaki en eski el yazmalarından biri olarak bilinen ‘Katta Langar Mushafı’ da en ilgi çeken eserlerden biri.
Türk-İslam dünyasının en nadide el yazmalarından olup 8. yüzyılın son çeyreğinde Arapçanın ‘Kufi-Hicaz’ tarzıyla hayvan derisine yazılan Katta Langar Kur’an-ı Kerim Mushafı, 53×35 santimetrelik sayfa boyutuna sahip.
Orta Asya’ya nasıl ve kimler tarafından getirildiği bilinmeyen mushafın sadece son 100 yıllık geçmişi biliniyor.
Mushaf, uzun yıllar Özbekistan’ın Kaşkaderya bölgesindeki adını aldığı Katta Langar köyünde bulunan camide muhafaza edilmesinin ardından 2003’te hediye verildiği Özbekistan Müslümanları Dini İdaresi Kütüphanesinde tutuluyor.
Katta Langar Mushafı’nın 1 sayfası Özbekistan Şarkşinaslık Enstitüsü El Yazmaları Merkezi, 2 sayfası Buhara İl Kütüphanesi, 13 sayfası da Özbekistan Müslümanları Dini İdaresi Kütüphanesinde olmak üzere, 16 sayfası Özbekistan’da bulunuyor. Muhafaza edildiği camiden, 1984’te Sovyetler Birliği yetkililerince 67 sayfasına alıkonulan mushafın sayfalarının akıbeti bilinmiyor.