İzmir’deki Antik Smyrna Agorası kazılarında 17 ila 19. yüzyıllar arasında Osmanlı sofralarında kullanılmış, Avrupa’dan getirilen seramik tabak ve fincanlar bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından Smyrna Antik Kenti’nde süren kazı çalışmalarının son buluntuları, İtalya, İngiltere, Fransa, Belçika ve Hollanda’dan getirilmiş tarihi yemek takımları oldu.
Kazı heyeti başkanlığını yürüten İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy, alandaki arkeolojik çalışmalarda Helenistik Dönem’den Cumhuriyet’in kuruluşuna kadarki süreci kapsayan önemli buluntulara ulaştıklarını söyledi.
Smyrna’daki kültürel mirasın sadece Antik Çağ’a ışık tutmadığını, Osmanlı döneminden de eserlere ulaştıklarını anlatan Ersoy, “Bu objeler içinde 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar İzmir Limanı’na ulaşmış Avrupa seramikleri de yer alıyor. Son yıllarda İzmir’in her noktasında yaptığımız kazı çalışmalarında Osmanlı arkeolojisine dönük çok sayıda objeye ulaşıyoruz” dedi.
Ersoy, Smyrna’daki seramik örnekleri sayesinde Osmanlı arkeolojisine ışık tutmaya çalıştıklarını aktardı.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevinç Gök İpekçioğlu ise Smyrna Agorası’nın, İzmir’in tarihi araştırmaları açısından önem taşıdığına dikkati çekti.
Alanda Osmanlı dönemi seramiğinin yanı sıra Avrupa’dan ithal edilmiş objelere de ulaşıldığını dile getiren İpekçioğlu, “Bunlar, Agora yerleşkesinde yaklaşık 300 yıllık bir hayatın nasıl idame ettirildiğini, sofra kültürünün veya mutfak kültürünün nasıl olduğunu bize anlatan önemli buluntular arasında yer alıyor” diye konuştu.
AY YILDIZLI MOTİFLER VE OSMANLICA “AFİYET OLSUN” YAZISI
İpekçioğlu, en eski seramik buluntularının İtalyan imzalı olduğunu kaydetti.
Buluntular arasında “mayolika” adı verilen sır üstü tekniğiyle yapılmış örneklerin yanı sıra sgrafitto ile yapılmış seramiklerin de olduğu bilgisini paylaşan İpekçioğlu, şöyle konuştu:
“Ayrıca ‘Barocca Scenografia’ adı verilen ve ilginçtir ki burada da güzel bir kullanım alanı bulan, yine İtalyan seramikleri sır altı tekniğiyle işlenmiş. Dönem ilerledikçe daha uygun teknolojiye sahip olmak ve daha iyi bir seri üretim yapabilmek amacıyla Çin’den aldıkları birtakım örnekler dahilinde serigrafi baskı üretimine geçmişler. Agora’da da 19. yüzyılın çok önemli serigrafi baskılı örnekleriyle karşılaşıyoruz. Objeler incelendiğinde Avrupa’da Osmanlı piyasası için seramik üretiminin yapıldığını tespit ettik. Örneğin ay yıldız motifli, üzerinde Osmanlıca ‘Afiyet olsun’ yazan ve tamamen Osmanlı beğenisine sunulan, Osmanlı iç piyasası için üretilmiş seramiklerle karşılaşıyoruz.”
İpekçioğlu, ay yıldız işlemeli seramiklerin, Anadolu’dan elde edilen kalıplarla üretilip Avrupa’da işlendikten sonra Osmanlı topraklarına satılmış olabileceğini düşündüklerini aktardı.
“TABLOLARINA YERLEŞTİRDİKLERİNİ GÖREBİLİYORUZ”
Smyrna Agorası’nda sadece İtalyan eserlere rastlamadıklarını anlatan İpekçioğlu, “İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda gibi bölgelerden malzemeler karşımıza çıkıyor ve çeşitlilik sunuyor. Bunlar sadece Osmanlı piyasasında önemli değil, herkes kullanıyor. Avrupa piyasası için de önemli. Örneğin çeşitli renkleriyle çok güzel, gösterişli görünen birtakım seramikleri 19. yüzyıl Hollandalı ressamların kendi tablolarında kullandıklarını, onları birer obje olarak tablolarına yerleştirdiklerini görebiliyoruz” ifadesini kullandı.
Osmanlı yerel seramiğinin de çok güzel örnekleri olduğunu hatırlatan İpekçioğlu, alanda Kütahya, Çanakkale ve İstanbul’dan eşsiz parçaların bulunduğunu vurguladı.
Seramik örneklerin mutfak ve sofra kültürüne ait detaylara işaret ettiğini söyleyen İpekçioğlu, “Geleneksel kültürümüzde yere sofra kurularak, sini koyularak ya da sofra bezi serilerek yemek kültürünün devam ettiğini biliyoruz. Ama şu da bir gerçek, İzmir’de Levanten kültürü de var. Hem Levantenler hem gelen yabancılarla ciddi bir sofra kültürünün de olduğunu anlıyoruz. Kapların takımlar halinde yapılmış olduğunu da görebiliyoruz. Bunlar da güzel bir sofra ve mutfak kültürünün olduğunu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.