30.8 C
Lefkoşa
Pazartesi, Nisan 29, 2024
DAHA FAZLA
    Ana SayfaGüncel“Diyabeti gizli saklı yaşamayın, çekinmeyin! Bilinçli olun, bunu etrafınıza yayın…”

    “Diyabeti gizli saklı yaşamayın, çekinmeyin! Bilinçli olun, bunu etrafınıza yayın…”

    Haberin Sesi Özel Haber

    11 yaşında Diyabet hastası olduğunu öğrenen ve hayatını buna göre şekillendirip mutluluğu bulan Diyetisyen Gizem Oymacı:

    “Diyabeti gizli saklı yaşamayın, çekinmeyin!

    Bilinçli olun, bunu etrafınıza yayın…”

    11 yaşından beridir Tip 1 Diyabetli olan ve şimdi 26 yaşında sağlıklı bir birey olan Gizem Oymacı, diyabetle yaşamaya alışma serüvenini anlattı.

    Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Üyesi, aynı zamanda Diyetisyen olan Gizem Oymacı, “Diyabetle yaşamak” başlıklı konuşmasında diyabetli bireylerin yaşamına dair önemli ayrıtılara yer verdi.

    Ailesindeki tek diyabetli birey olan Gizem Oymacı, kendiyle yıllarca “Ben ailenin Hary Poterı gibi seçilmiş biri miyim ben, neden sadece ben” diye yıllarca kendi durumunu tiye almış…

    Diyabetle yaşaması ve bu durumu kabullenmesi uzun bir süre alan Oymacı, bu hastalıkla mücadelesini ‘kabullenme ve sağlıklı yaşama isteği’ sürecinin ardından kazandığını anlattı.

    Henüz 11 yaşında iken diyabet hastası olduğunu anlatan Oymacı, bununla nasıl yaşamaya alıştığını, ilk öğrendiğinde neler hissettiğini, aile desteği, bilinç, beslenme ve aktivitelerin diyabet hastalarının hayatında çok büyük bir önemi olduğuna değindi.

    Özelde kendi yaşadıklarını anlatan Oymacı, genelde ise ülkedeki bu konuda var olan çeşitli sıkıntıları ise konuşmasındaki satır aralarında ifade etti.

    “Ben çok şanslıydım çünkü bilinçli bir anne babaya sahiptim”

    14 Kasım Diyabet Günü’nde Yakın Doğu Üniversitesi’ndeki “Dünya Diyabet Günü Sempozyumunda”  davetli konuşmacı olarak yer alan Oymacı, özetle şu konulara değindi:

    “Kilolu bir çocuktum, ani bir kilo kaybı, sık idrara çıkma, çok fazla su içme gibi diyabet semptomlarını göstermemle bu ortaya çıktı. Şubat tatiliydi ve ben zaten farkında bile olmadığım diyabetin bilincinde olmadan, hastalığıma değil, Şubat tatilini hastanede tedavi için yatarak geçireceğime üzülüyordum. Diyabetli olduğuma daha az üzülmüştüm. Yüzümüze bakıp ‘bu yaşta diyabet mi olur, olmaz, saçmalık’ diyenlerin olduğu, bilincin yaygın olmadığı bir dönemdeydik ama ben çok şanslıydım çünkü bilinçli bir anne babaya sahiptim.”

    “Diyabeti gizli saklı yaşamayın, çekinmeyin, bilinçli olun, bunu etrafınıza yayın…”

    “Küçüktüm ve tüm ilaçlarım, beslenme düzenim her şey anne-babamın kontrolünde ve sistemliydi. Annem ve babam beni benden çok düşünüp hareket ediyordu. Beni her zaman bilinçlendirdiler ve bana eşlik ettiler. Bilinç çok ama çok önemli… Günümüzde hala diyabetini paylaşmaya çekinenler, olduğu ortamdan uzaklaşıp iğnesini yapanlar var, şekerini ölçenler var. Diyabeti gizli saklı yaşamadan bilinçli olmak hastalıkla başa çıkma konusunda çok ama çok önemlidir. Ben hiçbir zaman çekinmedim, iğnemi her ortamda çıkarıp yaptım, sordular söyledim. Gördüm ki aslında diyabete farkındalık neredeyse hiç yoktu, bununla mücadelede beslenme çok ama çok önemli, o zaman da diyetisyen olmaya karar verdim.”

    “Hiç yediklerime dikkat etmiyordum, şekerim 347 çıkarken annemlere 147 diyordum”

    “11 yaşında olduğum için tam ergenlik sürecine de girmiştim ve kabullenme sürecim uzun sürmüştü. İlkokuldaydım, annem öğretmendi ve teneffüslerde tüm ara öğünlerimi bile annem verirdi, evde annemin beslenme metotları, her şey kontrol altındaydı. Ama ortaokula başladığım zaman işler değişti, artık yalnızdım, okulda annem yoktu, kantin vardı ve benim param vardı, kimse bana ara öğün vermiyordu, çok fazla yoldan çıkmıştım. Belki bir sebebi ergenlikti, belki kabullenme süreci belki de diyabet olduğum için her şeyin yasak olduğunu sanmamdı… sürekli; ‘diyabetlidir onu yemesin, bunu yemesin’ telkinleri duyuyordum. Ama hiç yediklerime dikkat etmiyordum. Şekerim 347 çıkarken annemlere 147 diyordum ama bu rutin tahlillerimde bu yalanlarım ortaya çıkardı. Hastanede yatışlarım oluyordu. Bu yatışlarda, daha küçük bir çocukken diyetisyen olmaya karar vermiştim. O günlerde doktorlar, tahlilciler derken en çok diyetisyenleri sevmiştim. Diyabetliydim ve yalnızdım, benim gibi yalnız olan diyabetlilere yardım etmeliyim dedim ve diyetisyenliğe yöneldim. Diyalize giren hasta, parmağı kesilen hastaları gördüm ve başıma bir şey gelmediği için şükreder oldum, artık kendimi, tedavimi düzenli yapmaya karar vermiştim.”

    “Diyabetli kendi istemezse hiçbir yol kat edemezsiniz”

    “İsterseniz dünyanın en iyi doktoru veya en iyi diyetisyeni ile psikoloğu olun diyabetlinin kendisi istemezse kontrolsüz diyabeti yoluna sokamazsınız, hiçbir yol kat edemesiniz. Ailem çocukluğumda yıllarca doktordan doktora koştu hiçbir şey değişmedi, ne zaman ki ben bu değişimi istedim o zaman her şey yoluna girmeye başladı. Zor oldu ama her şeyi yoluna soktum.”

    “Spor ve diyetin tedaviye büyük katkısı bir gerçek”

    “Spor diyabet hayatında o kadar önemli ki bazı kontrolsüz tip 2 diyabetlilerde insülin başlanması gereken noktalarda uygun diyet ve hayatınıza kattığınız spor ile hap tedavisiyle düzenlediğiniz şeker de normal gitmeye başlıyor ve insüline gerek kalmayabiliyor.”

     

     “Beslenme, spor ‘sürekli glikoz takip sistemi sensörü’, kendi istek ve bilincim birleşince diyabetim düzene girdi…”

    “Diyabet hayatımın en büyük değişkenlerinden biri de kolumda olan ‘Sürekli glikoz takip sistemi sensörü’ dediğimiz arkadaşımdır. Bu sensör, kan şekerimi parmağımı delmeden ölçmeye yarar. Sürekli kan şekerimi görüp diyabetimi kontrol etmeme olanak sağlıyor. Dört dakikada bir ölçümlerimi yapıp bana bilgi veriyor. Bu sensörü maalesef son birkaç yıldır kullanıyoruz. Yeni yeni ve bizim baskılarımızla bu uygulama adamızda başladı. Bu devlet tarafından karşılanıyor. Bu sensör ciddi anlamda değerlerimizi normale çekmemize olanak sağladı. Beslenme, spor, sensörüm, kendi istek ve bilincim birleşince diyabetim düzene girdi… Her diyabetlinin komplikasyonları olacak diye bir kural yok.”

    “Seçme şansım yoktu, kabullendim ama önlenebilir veya geciktirilebilir diyabetler de var…”

    “Benim seçme şansım yoktu, tip 1 diyabetliydim ve bunu kabul ettim. Ama tip 2 diyabette bu durum böyle değil. Bu önlenebilir veya geciktirilebilir ama ülkemizde koruyucu hekimlik kavramı hiç yok, bu çok üzücü. Bunun için farkındalık yaratmaya çalışıyoruz ama bunları aslında bize devletimizin yapması lazım. Bu gibi mevzular beni üzüyor ama yine de gönüllü bile olsa bu uğurda çalışan insanların azmi, emeğine saygımızdan çalışmalarımızı canla başla sürdürüyoruz.”

    Haberin Sesi-2023

    spot_img
    spot_img
    spot_img
    İLGİLİ HABERLER

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    spot_img
    spot_img
    spot_img
    spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

    popüler haberler

    SON YORUMLAR