Trabzonlu ressam eş Yasemin ve Raif Kalyoncu’ya göre; atölye hocaları Ceyhun Murathanoğlu’nun deyişiyle, sanat için Floransa ne ise Trabzon da Türkiye’nin Floransa’sı.
Yasemin Kalyoncu, sanat eğitimi aldıktan sonra sanata ve özellikle modern sanata bakışının değiştiği kanısında. Sanatsal çalışmalarında uzun soluklu bir suluboya evresi var. Daha öncesinde gravür baskı, ağaç baskı, monotip baskılar ve kolaj denemeleri yapmış, bir dönem de geleneksel Türk sanatlarına ilgi duymuş. Hat, tezhip, minyatür atölyelerinde çalışmalarda bulunmuş.
Şimdilerde bütün deneyim ve birikimlerini modernize ederek gerek suluboyalarda, gerek akriliklerde kompozisyon ögesi olarak kullandığı gibi, teknik özellikleri de zaman zaman çalışmalarında kullanıyor. “İnsan yaşadığını sorgular ve anlatır, soru sormak yolda olmaktır” diyor.
Yaşamını anlatıyor
Resimlerinde yaşamını anlattığını aktarıyor Yasemin Kalyoncu. İtalya seyahatinden döndükten sonra resimlerinde işlediği temalara kanatları ve bebek melekleri eklemiş. Çaldığı çello ile birlikte müzik de girince yaşamına, kadın ve keman, kadın ve çello, kadın ve melekler sızmış resimlerine. Onların ruh ve vücut bulup izleyiciye kendi öykülerini anlattıklarını söylüyor.
Raif Kalyoncu ise, Trabzonlu birçok sanatçının yapıtlarında tarihsel geleneklerin izlerini taşıyan sentezlerin reddedilemez olduğunun altını çiziyor:
Geleneksel izler…
“Gerek bu şehirde doğmuş, gerek görev yapmış Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Orhan Peker, Kayıhan Keskinok gibi Türk resmine mal olmuş önemli isimlerle birlikte, Trabzonlu olup sanat çalışmalarını ülkenin farklı şehirlerinde ya da Trabzon’da sürdüren hocalarımız bizlere örnek olmuşlardır. Trabzon insanının inatçı ve mücadeleci ruhunun yanında şehrin kültürel birikimi, doğal güzellikleri birçok sanat alanında olduğu gibi, plastik sanatlarda da bizim bu noktaya gelmemizde etkili olmuştur.” Sanat gücünü Karadeniz’den ve kentten aldığını söylüyor Raif Kalyoncu ve ekliyor: “Güneyinde sarp ve engebeli yeşil dağlar ile kuzeyinde Karadeniz arasına sıkışmış şehir doğası. Yeşili ve yeşilin içerisinde barındırdığı birçok renk. Gökyüzünün grisi ile denizinin mavisi. Bu mavilik içerisinde koylardaki balıkçı barınakları ve kayıklar. Bulunduğum her ortamda gözlem yapıp zaman zaman eskizler çizerek daha sonra bu eskizleri tuvallere benim gözümden, benim fırçamdan, benim çizgimden aktarıyorum. Benim nazarımda deniz, martı, kayık ve balıkçılar bir sonsuzluk bir özgürlük, bir mücadele hayata başkaldırı kendini ifade etme aracıdır.”